HABERLERKÖŞE YAZISIÖZEL HABER

MAHALLE TAKIMININ ÖNEMİ

“Böyle giderse spor yapan çocuk bulamayız ya da çok dar bir oyuncu havuzundan sporcu üretmek zorunda kalırız. “

CENK KARSLI’NIN KALEMİNDEN … ” MAHALLE TAKIMININ ÖNEMİ…”

90’larda çocukluğunu yaşamış hemen hemen her birey  geçmişe özlem duyar ve o günleri her fırsatta anlatır. Gelecekten umudumuzu kaybetmeyiz ama geçmişte yaşadıklarımızın da ne kadar değerli ne kadar keyifli olduğunu söylemekten yorulmayız. Sabahın karanlığında yürüyerek okula gidişler, içten komşuluk ilişkileri, sokakta oynanan oyunlar, gerçek arkadaşlıklar hiç unutulmadı. Sonra dünya değişti, insanlar değişti ; asansörde birbirine selam vermeyen komşuluklar, yüzeysel arkadaşlıklar, odaya hapsolmuş  bunalımlı apartman çocukları oluştu.

Benim gibi spora düşkün, futbolla yatıp kalkan evin koridorunu futbol sahasına sehpanın altını kaleye çeviren , teneffüslerde gol olabilecek her seyi futbol topu olarak gören çocukların kendini ilk ispat ettiği yerdi ; mahalle takımı. Bütün hafta , haftasonu yapılacak olan maçta yer alabilecek olmanın heyecanı ile hazırlıklar yapardık. Kadroyu kuran abilere kendimizi göstermek için çalışırdık. Her şeyin bir sıralaması vardı, herkes kendi zamanının gelmesini beklerdi. Önceleri sadece seyirci olursun , sabırla beklersen ve abilere saygısızlık yapmazsan belki maçın son 10 dakikası ‘’fındık-fıstık’’ olarak oynarsın. Mahallenin futbol otoriteleri senin yaşıtlarınla oynadığın maçları da takip eder ve sonunda bazen performansından dolayı bazen de ihtiyaca binaen sana şans gelir. Takıma girince de yapmak gereken işlerin bir sıralaması vardır, kimsenin defansa koşmadığı yerde sen koşacaksın, rakibin en etkili adamına sıkı markaj yapacaksın, gol atmadan önce gol attırmayı düşüneceksin, kritik abilerin mutlu edilmesi önemlidir. Onlara yeri geldiğinde kafalık yeri geldiğinde volelik orta kesmeniz gerekir. Bunları yaparak yerinizi sağlamlaştırırsınız sonra yavaş yavaş kendi yeteneklerinizi göstermeye başlarsınız. Sizin attığınız bir çalım, sizin attığınız bir gol çok övgü alır, maçtan sonra en çok o çalım, o gol konuşulur. Bu farkında olmadan abiler, büyükler tarafından yapılan bir özgüven aşılama çalışmasıdır. Sokak, bizim için hayatın aynası gibiydi. Gerçek bir spor kulübüne girene kadar tecrübe kazandığımız yerdi sokak. Cezayı, alkışı, hiyerarşiyi, sabretmeyi, saygıyı öğrendiğimiz yerdi sokak. Mahalle takımında göze batan, rüştünü ispat eden genç ve yetenekli çocuklar en yakın kulübün yolunu tutardı. Üzerinde eşofman, omzunda çanta evden çıkarsın , komşunun esnafın nereye gidiyorsun sorularına ‘’antrenmana’’ dersin , senin yıllarca yağmurda çamurda güneşte soğukta düzenli olarak antrenmana gitmekteki en büyük motivasyon kaynaklarından biri de bu kabul görülmüş olmaktır. Bu nedenle sokak futbolu yaşamalı, okul bahçesi yaşamalı, mahalle takımı yaşamalı. Organizasyon şemasında birinci basamakta yer alan, çocuğun kolayca ulaşabileceği ve hiçbir masrafı olmayan  en temel eğitim noktası olan mahalle takımlarının varlığını sürdürebilmesi için spor severlerin de destek olması gerekir. Böyle giderse spor yapan çocuk bulamayız ya da çok dar bir oyuncu havuzundan sporcu üretmek zorunda kalırız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.