TRİBÜNDE TEPKİ KÜLTÜRÜ
“Kimse gibi olmayalım , kimseye benzemeyelim ama gelişimin de önünü kapatmayalım.”
CENK KARSLI’NIN KALEMİNDEN ; “TRİBÜNDE TEPKİ KÜLTÜRÜ”
En son 2011/2012 senesinde şampiyon olmuş ve 11 yıldır şampiyon olamayan Dortmund ligin son haftasına son 11 yılın şampiyonu Bayern Münih’in 2 puan önünde kendi evinde şampiyonluk maçına çıktı.
Dortmund, seyirci kapasitesi uluslararası maçlarda 65851 , lig maçlarında 81359 olan Signal Iduna Park’ta Mainz kulübünü misafir etti. şampiyonluk maçı öncesi ligde lider durumda olan Dortmund son 3 maçını 6-5-3 gol atarak kazanmışken , 9.sırada ve hiç bir iddiası/korkusu olmayan Mainz ise son 4 maçını 3-3-3-4 gol yiyerek kaybetmişti.
Bu arada şunu hatırlatmak isterim ; Mainz son galibiyetini 3-1 skorla Bayern Münih’e karşı almıştı.
Netice olarak Dortmund kendi evinde galip gelemedi ve Bayern Münih şampiyon oldu.
Bu şartlar altında şampiyonluğu kaybeden Dortmund taraftarı tribünü terketmedi, sahaya atlamadı, sahaya yabancı madde atmadı, rakibe hakeme yada kendi futbolcusuna saldırmadı. Herkes ağladı ve tezahürat yaptı.
Tepkilerin şiddeti tartışılacağı gibi tepkisizliğin de boyutu tartışılabilir. Değiştiremeyeceğimiz sonuçları kabulleniş tarzımız da tartışılır. Hiç bir zaman toplumların aynı seviyede tepkiler vermesi gerektiği yalanına da inanmadım. Elbette biz, coğrafyamızın genlerimizin ve kültürümüzün sonuçlarını yaşıyoruz ancak olumlu yönde bir kültürel gelişim de şart.
Kimse gibi olmayalım , kimseye benzemeyelim ama gelişimin de önünü kapatmayalım.
Bizim ülkemizdeki olaylardan bahsederken kendi insanımız bile ‘’3.dünya ülkelerinde’’ ya da ‘’Orta Doğu Kültürü’’ gibi kendimizi küçümseyen kalıplar ile söze başlar. Kendimizi eleştirmek ile kendimizi küçümsemek arasında da fark olduğunu düşünüyorum. Tabi ki pozitif değişim istiyoruz, gelişim istiyoruz, kritik dönemlerde daha olgun daha yapıcı davranan bir kitle istiyoruz ama bu değişimler akşamdan sabaha olmaz. Evde, ailede başlayan eğitimin okulda pekiştirilmesi ve spor kulüplerinde hobi için spor yapmaya uğramış çocuklara aşılanacak kültür ile belki de seneler sürecek bir programdan sonra değişim oluşabilir.
Skora bağlı tepkileri engellemek çok zordur, özellikle Türkiye’de taraftarlar genel olarak final maçına kadar gelmiş sporcusunu önce göklere çıkarır, yarı Tanrı muamelesi yapar, final maçı skoruna göre yine aynı sporcuya küfür edebilir ya da fiziki müdahalede bulunabilir. Ben , her iki aşırılığı da doğru bulmuyorum. Duyguları aşırı uçlarda yaşamak çok tehlikeli bir durum. Sevgide ve öfkede aşırıya kaçmamak lazım. Ligin son maçı ya da kupa finali gibi maçlarda cezayı olay yerinde kesmeye çalışmak da yine tehlikeli bir davranış. O an ki yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, bütün emekler boşa gitti,kaç sene daha bekleyeceğiz psikoloji ile kendi oyuncumuza mı, hakeme mi rakibe mi yönetime mi tepki göstereceğiz, nasıl bir tepki vereceğiz, tepkinin sertlik derecesi gibi durumlar için sağlıklı karar vermek çok zor. Hele bir de kalabalık olmanın getirdiği cesaret ve psikoloji ile verilecek kararların doğruluğu tartışılır. Bazı davranışların değişmesi için eğitim gerekecek, zaman gerekecek, sabır gerekecek.